Bu yıl Avrupa’dan Suriye’ye,
Balkanlardan Gürcistan’a,
Fransa’dan Rusya’ya kadar birçok ülkeyi dolaştım.
Bir ülkeden diğer ülkeye her şey çok farklı.
Dilleri, anlayışları, yemek kültürü, anatomik şekilleri, alt ve üst yapılarına kadar hiç birisi bir diğerine benzemiyor.
Tek ortak yanları DİN kavramı. Gezdiğim bölgelerde yaygın din Hıristiyanlık.
Bulgaristan gibi eski Osmanlı mirası ülkelerde ise lokal de olsa Müslümanlık önemli bir yer tutuyor.
Ama tüm ülkelerde oluşmuş ortak taraf ise bütün ülkelerde Türk’lerin olması.
Türkler dünyanın her yerine göç ediyor ve çoğalıyorlar.
İşin garip tarafı dünyanın en kalabalık milletlerinden Çin ve Hindistan ulusundan hiç kimse Türkler kadar dünya üzerinde dağılmış değiller.
Türklerin nüfusu onların onda biri bile yokken yine de her yerde varlar.
Birçok ülkenin kara yollarında ilerlerken Türklerin birçok dinlenme tesisi var.
Bu Gürcistan içinde geçerli Suriye için de geçerli.
Eğlence ve otel sektöründen tutun da, bakkal-marketten inşaat malzemecisine kadar varlar.
Ülkemizin gururu olan ÜLKER bisküvi ve çikolata mamullerinin girmediği ve görünmediği ülke neredeyse yok. Avrupa’nın hangi ülkesine giderseniz gidin restoranların ve fast footların büyük bir çoğunluğunu Türkler işletiyor.
İşin hoş yanı ise bu işletmelerde çalışan elemanlar Türkçe öğrenmek ve konuşmak zorunda kalıyorlar.
Türk ticari işletmelerin tamamında Türk TV kanalları izleniyor.
Hangi Ülkenin karayoluna çıkarsanız çıkın sürüyle Türk Tır’lar görüyorsunuz.
Özellikle Gürcistan yollarında Tır’ların %90’ı Türklere ait.
Sadece Gürcistan’a değil oradan Rusya’ya ve diğer ülkelere geçtiği için bu kadar bol olsa gerek.
Dernek siyaset gibi sivil örgütlenme çalışmaları da doludizgin takip ediliyor.
Her gün Türk antetli yeni bir dernek veya vakıflar kuruluyor.
Dünyanın her yerinde siyasete her yıl yeni ve başarılı Türkler katılıyor.
Doğal afetlerde, örneğin depremlerde bile hangi ülke olursa olsun oraya ilk gidenler yine Türk’ler oluyor.
En son Rusya’ya bağlı Kuban eyaletinin başkenti Krasnodar’daydım.
Terme’den sanayici bir arkadaşımızın davetine icabet ettim.
Kendisi ve birçok Türk firması ürünleri ile birlikte uluslar arası tarım makineleri fuarına katılmışlardı.
Çok gurur duydum.
Hollanda, İtalya, İngiltere gibi tarım sanayinde devleşmiş ülkelerin arasından sıyrılıp dünyada ticaret yapmak bizim için yeni yeni olan şeyler.
Çünkü araştırmak, icat etmek, bilgi üretmek ve satmak kolay değil.
Sadece alım satımla ticaret uzun soluklu olamıyor. Üretmek şart.
Yurt dışına giden bir insan; “ben dil bilmiyorum ne yaparım!” diye düşünmesine gerek yok.
Nasılsa meramını anlatacak bir Türk’e rastlayacaktır.