0 0
Okuma Süresi:2 Dk., 4 Sn.

Görme özürlü insanların bile parmak uçlarıyla okuyup öğrendiği dünyamızda, acaba Türkiye ne durumda? Büyük bir çoğunluğu Müslüman olan ülkemiz insanları, kuranı kerimin ilk ayetinin “oku” kelimesi ile başladığını bilir bilmesine ama buna ne kadar uyar? Hz. Muhammed (a.s.) peygamberimizin “ilmi Çin’de de olsa bulunuz, ilim Müslüman’ın yitik hazinesidir, onu bulana kadar o sizin değildir” sözü, Hz. Ali’nin “bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum ”sözü herhalde bu günler içindir. Ne kadar biliyorsak o kadar varız. Ülkemizde okuma oranı o kadar düşük ki, gelişmiş ülkelerle mukayese yapmak bile çok zor. Örneğin Avrupa’da ve Amerika’da kişi başına düşen okuma oranı, günde 10 sayfa. Buna karşılık Türkiye’de ise günde değil! yılda sadece 8 sayfa. Japonya’da günde 20 milyon satan gazete var. Ülkemizde ise tüm gazete tirajları 4,5 milyon ancak ediyor. 73 milyonluk ülkemizde, günlük 3.774 bilimsel makale yayınlanırken, bu oran 6 milyonluk İsrail’de 9.167 adet, 16 milyonluk Hollanda’da 19.598 makale olarak gerçekleşiyor. Osmanlı imparatorluğu döneminde matbaa icat edilmeden önce, dünyanın en çok kitabı İstanbul da yazılıyordu. 400 yıl önceye bakalım bir de bulunduğumuz zamana. Kitap ya da gazete okumamak için maddi imkansızlığı öne süremeyiz. Çünkü bir paket sigara en az on gazete satın alabiliyor. Yine bir paket sigara haftada 7 dergi ya da haftada 3 kitap alabiliyor. Eğer ülkemizde okuyup öğrenmeyi alışkanlık edinebilseydik, kişi başına düşen içki tüketiminde dünya 3.sü, sigara tüketiminde ise dünya 4.sü olmazdık. Okuyabilseydik bu ülkede sigaraya 11 yaşında, uyuşturucuya da 13 yaşında başlamazdık. Bu hızla gidersek 2020 yılında kesmeye ağaç kalmayacağını da bilirdik. Eğer okumaya merakımız olsaydı, ülkemizde 400.000 üzerinde kahvehaneye karşılık, sadece 394 kütüphane ile yetinmezdik. Herhalde ülkemizde okuyan öğrenen ve öğreten insanların oranı daha fazla olsaydı hırsızlıklar, cinayetler, rüşvet gibi kanunsuz işler daha az olurdu. Cezaevlerinde mahkumların %90 ının üniversite mezunu olmadığını biliyor musunuz? Okumayan öğrenmeyen %90 insanımız cezaevlerini doldurmuş durumda. Kurallara uyabilmeyi okuyup öğrenebilseydik, sarhoş bir halde araç kullanmaz trafik kazalarına sebebiyet vermezdik. Trafik kazalarında dünya dördüncüsü olan ülkemiz daha alt sıralarda kalırdı. Okuyup öğrenme alışkanlığımız olabilseydi, bilgisayarı biz icat edemedik ama hiç olmazsa ona uygun programlar geliştirebilirdik. Gazete okuyabilsek dünyada ve Türkiye’de olup bitenlerden haberimiz olurdu. Buda gerek iş gerekse sosyal hayatta olumlu gelişmeleri beraberinde getirebilirdi. Okuyan öğrenen insanlar toplum için faydalı hizmetler yaparlar ve geleceğe daha güzel ülke bırakabilirler. Tamda bu günlerde Ünye kent gazetesinin Başsavcılık ile birlikte yaptığı kitap kampanyası ne kadar çok anlamlı oldu. Bu projeyi düşünen, ortaya koyan, kitap bağışında bulunan ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.

Bir cevap yazın