MOTOSİKLET TUTKUSU

0 0
Okuma Süresi:5 Dk., 10 Sn.

Birçok hobiye sahip insanlarımızın kimisi avcılığa, kimisi kitap okumaya, kimisi seyahat etmeye, kimisi at sahibi olmaya, kimisi otomobil kullanmaya ve kimisi de motosikletiyle gezmeyi sevmektedir. Bu röportajımızda yazarımız ve motosiklet tutkunu Erol Okutucu ile konuşacağız.

Soru; Motosiklet tutkusu sizde nasıl başladı?

Cevap; Yürümeye başlamış ve konuşmayı beceren bütün küçük çocuklara iki tekerlekli bisikleti sevip sevmediğini sorun. Cevapların yüzde yüzü seviyorum olacaktır. Bende her küçük çocuk gibi bisikleti sevdim. Zaman içerisinde bisikletim oldu. Sonra mobilet dediğimiz motorum oldu. Askerden gelince düzgün ve vitesli motosiklete sahip olmuştum. Adını hiç unutmuyorum. MZ 251. Bazen ara vermiş olsam da hep motosiklet kullanmayı sevdim. Fırsat buldukça da edinip geziler yaptım.

Soru; Korkmuyor musunuz? Sonuçta iki tekerlekli bir araç. Her an düşme tehlikeniz var.

Cevap; Tehlikesi olmayan vasıta söyleyebilir misiniz? Araba mı? At mı? Yaya olmak mı? Araç ve motosiklet sayısına göre düzgün bir orantıyla araştırma yapın motosikletle kazaların daha az olduğunu göreceksiniz. Araba kullanan adam her an rehavete kapılabilir hatta uyuyadabilir. Motosiklette böyle bir lüksünüz yok. Çünkü bir saniye bile gaflete düşme şansınız olamıyor. Tamamen fiziksel bir kontrol gerektiren motosiklette her an pür dikkat olmak zorundasınız. Kaldı ki motosiklet sektöründe özel kıyafet ve kasklar oldukça güvenilir ve koruyucu özelliklere sahiptir. Hava yastıklı montlar bile var.

Soru; Şu anki motosikletiniz ve özellikleri nelerdir?

Cevap; 700 cc HONDA markalı enjeksiyonlu ve abs fren sistemli bir motosikletim var.

Soru; Motosiklet pahalı bir tutkumudur?

Cevap; Hem evet hem hayır. Şöyle ki; Eğer çok paranız varsa 80 bin TL ye de motosiklet var, paranız az ise ikinci el 10 bin TL ye de güzel motosikletler var. Bir taksiniz varsa ve bu 50 bin TL değerinde ise 40 bin TL taksi aynı işi görecektir. Kalan 10 bin TL yi keyfiniz için motosiklete neden ayıramayasınız?

Soru; Yorulmuyor musunuz? Sürekli bedensel bir dikkat gerektiren aleti uzun süreli nasıl kullanabiliyorsunuz?

Cevap; İdeal sürüş tekniği düzgün yollarda en fazla 100 km de, ya da saatte bir mola vermeyi gerektiriyor. O zaman diliminde fazla yorulmamış oluyorsunuz. On beş dakika molada sıcak bir çay içmişseniz yollar sizi acilen çağıyordur.

Soru; Motosiklet gezilerine gruplarla mı gidiyorsunuz?

Cevap; En güzeli gruplarla yapılan seyahatlerdir. Fakat Ünye küçük yer olduğu için fazla motosiklet ihtiva eden grup henüz oluşmadı. Birkaç arkadaşımız var. Onlarla da kısa mesafeli seyahatler düzenliyoruz.

Soru; Yeri gelmişken soralım, kısa ve uzun yolculuklardaki mesafe nedir?

Cevap; Kısa mesafeler örneğin Sinop’tur, Niksar’dır, Giresun’dur. Gidiş dönüş yaklaşık 500 km içeren mesafelere kısa mesafeler diyoruz. Uzun yolculuklar ise, İstanbul, Ankara, İzmir gibi gidiş dönüş 2.000 km lik yolculuklardır. Bunların daha da uzunları var oda yabancı ülkelere gitmektir.

Soru; Lastik patlayınca bir stepneniz bile yok. Arıza yapınca yapılacak fazla bir şeyiniz de yok. Böyle anlarda ne yapıyorsunuz?

Cevap; Öncelikle bir atasözü söyleyeyim. “Demirden korkuyorsanız trene binmeyeceksiniz!” Elbette bazı şeyleri göze alacak ve öylede davranacaksınız. Ama teknoloji çok ilerledi. Örneğin lastik patlayınca özel bir spreyi siboptan lastiğe sıkıyorsunuz. İçinde bulunan sıvı madde hem o deliği geçici olarak kapatıyor hem de aynı anda lastiği şişirecek hava basıyor. O tamir sizi en az yarım saat götürüyor. İyi motosikletler, eğer benzinsiz ve yağsız bırakmamışsanız kolay kolay arıza yapmaz. Bu biraz da sizin ustalığınıza motosikleti düzgün kullanmanıza bağlıdır. Yinede sorun oldu arıza çıktı ve acilen servise gelmeniz lazım. İki yol var. Birincisi yakın bir servisten ekip çağırırsınız ve gelirler. İkincisi bir kamyonet ile anlaşırsınız motosikletinizi ilk yakın servise götürerek tamir ettirirsiniz. Arabayla hiçbir farkı yok.

Soru; Ülkeler arası yolculuğa çıktınız mı?

Cevap; Evet. Suriye/Şam gezisi yaptım. Daha yeni Gürcistan/Tiflis’e gittim.

Soru; Yurt dışına gitmekten korkmuyor musunuz? Dil ve adres sorununu nasıl çözüyorsunuz?

Cevap; Bana bir harita verin size dünyayı dolaştırayım. Diyelim ki siz Moskova’ya gitmek istiyorsunuz. Haritayı önünüze açarsınız. En kestirme nereden gidiliyor görürsünüz. O ülkelerin vize isteyip istemediğini araştırdıktan sonra gerekli işlemleri yaparsınız. Sonra motosiklete biner ve gidersiniz. Dil sorununa gelince; benim bildiğim dil almanca. Herkes bilemeyebiliyor. Bu kez el yordamları devreye giriyor. Kaldı ki insanoğlu dünyanın neresinde olursa olsun birkaç ayrıntı dışında aynı özü ve değerleri taşıyor. Dünyanın tüm halkları misafir, yemek, yol sormak, barınmak gibi değerlerin hepsini küçücük bir harekette anlayabiliyor. Çünkü bütün bunlar yaşamanın ortak paydaları. Ben motosikletli motosikletsiz 15’in üzerinde ülke dolaştım Allaha şükür daha hiçbir aksaklığım sorunum olmadı. Dedik ya, insan her yerde aynı insandır.

Soru; Peki yollarda ne yiyor ne içiyorsunuz?

Cevap; Motosikletle seyahat araç ile seyahatten daha bol alternatifler içeriyor. Son anda gördüğünüz küçük bir büfe önünde pat diye durabilirsiniz. Birisi meyve toplarken görüldüyse aynı hızda yanında durup o meyveden tadabilirsiniz. Daha doğrusu araç ile durmak bir merasim gerektirirken motosiklette böyle bir sorun olmuyor. Canınızın istediği anda istediğiniz yerde durabilirsiniz. Profesyonel gezilerde piknik ve kamp malzemeleri olduğundan her koşulda ve her türlü yerde yeme içme sorununuz hiç olmaz. Boş teneke bulsanız ve bir tavuk almışsanız size sadece bir ateş yakmak kalacaktır.

Soru; Gittiğiniz yerlerde ilgi görüyor musunuz?

Cevap; Hem de fazlasıyla. Buda bazen rahatsız edici oluyor. Çünkü ilgi çeken şey motosiklet olunca insanlar ona dokunmak hatta üzerine oturmak gibi eylemlere giriyor. Buda bizi korkutur. Çünkü yanlış bir hareket yapsa motosikleti devirecektir. 250 kg bir makine de ciddi yaralanmalara sebebiyet verecektir. Ama yanında fotoğraf falan çektirmek isteyenler olursa bu hoşumuza gidiyor. Hatta gülümsemeler bol olunca yorgunluğumuz bile çıkıveriyor.

Soru; Motosiklete binmek için biraz daha genç olmak gerekmiyor mu?

Cevap; Ben zaten 42 yaşında olduğum için çok gencim. (gülüşmeler) Şaka bir yana bunun için genç olmak gerekmiyor. Genç oluyorsunuz bu kez paranız olmuyor motosiklet satın alamıyorsunuz. Yaşlanıyorsunuz bu kez de benden geçti deyip zaten almıyorsunuz. Ama işin doğrusu şu; motosiklet her cinsin ve her yaşta insanların bineceği alternatif modellerle dolu. Benim bildiğim 75 yaşlarında sürüyle motosiklet binicileri var. Üstelik ta Rusyalara giden Avrupaları dolaşanlar var. Bu imkân ve zamanla alakalı bir şey. İki unsur hangi yaşta yakalandıysa hemen değerlendiriveriyorsunuz.

Soru; Motosiklet kullanmak nasıl bir zevk veriyor ki?

Cevap; bir gün önceden biten hazırlıklardan sonra sabah günün ilk ışıklarında motosikletin marşına basıyorsunuz. Adeta bir an önce yola çıkalım diye eksozdan horultulu sesler duymaya başlıyorsunuz. Kıyafetlerinizden sonra kaskınızı da kafanıza taktıktan sonra ilk vitesin sesini “klik” diye duyarsınız. Gaz verildiği anda harekete geçen motosikletiniz sizi özgürlüğe uçurmaya ve rüzgarlarla haşır neşir etmeye hazırdır. Normal bir jeep yüksekliğine erişen oturma düzeniyle görüş mesafeniz oldukça geniştir. 360 derecede hiçbir engel olmaksızın etrafı kask camınız içerisinden keyifle izlemeye başlamışsınızdır bile. Kulakçığınız kulağınızda müzik sesi de vermeye başladığında siz asla durmak istemezsiniz…

Bir yanıt yazın