0 0
Okuma Süresi:2 Dk., 6 Sn.

Tarihte öyle anlar vardır ki bilinen, yapılan, uygulanan ezberleri bozmuş ve her şeye sil baştan başlanmıştır.

Yaşanan o anlardan sonra Devletler yıkılmış, toplumlar asimile olmuş, Sermaye el değiştirmiş, Bilim başka bir akıma girmiş, Dinler tahrip edilmiş, Ahlâk anlayışı bile değişmiştir.

Geçmişten buna örnek verilecekse; İstanbul’un Fethi,  Roma’nın yıkılması, Rusya’nın kurulması sayılabilir.

Son yüzyılımıza bakarsak; Birinci Dünya savaşından sonra, Osmanlı, Avusturya gibi birçok imparatorluk tarihe karışmıştır.

Bunun yerine onlarca Ulus Devletler çıkmıştır.

1929’larda Dünya ekonomik krize girmiş ve her şey alabora olmuştur.

İkinci Dünya savaşı sonucunda süper güç olan İngiltere, bu bayrağı Amerika’ya devretmiştir.

Japonya halkına Atom bombası atılmış, tarihin seyri değiştirilmiştir.

Bunun gibi birçok olaydan sonra bilinen, yapılan her şey başka türlü bilinmeye, yapılmaya başlamıştır.

İşte bu günlerde Coronavirüs nedeniyle yeni bir döneme girdiğimizi bilmemiz gerekiyor.

Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını görmeli ve tedbir almalıyız.

Eğitim, Öğrenim, uzaktan çalışma, uzaktan toplantılar hayatımızın bir parçası olmaya devam edecektir.

Sağlık, Medikal, Hizmet, Sivil Toplum örgütleri de değişti.

Kurye, Kargo, Lojistik hizmetler artık çok farklı hale gelmiştir.

Bilim, bilişim, iletişim, telekomünikasyon bambaşka bir duruma geçmiştir.

Devletin, Özel sektörün toplumsal değil “İnsan Odaklı” çalışması ön plana çıkacaktır.

İnsani değerlerimiz artık bambaşka bir rotaya girmiş durumdadır.

Bundan böyle şeffaf, kurallara harfiyen uymak, kendisinden başkasını düşünerek hareket etmek olmazsa olmazımız olacaktır.

Devlet, Hükümet, Belediye, Diğer kamu ve kurumlar daha dikkatli, daha organizeli, daha tutarlı olmak yoluna girmişlerdir.

İşte bu noktada bize düşen ödevler vardır.

Bilgisayar işleriyle uğraşan esnafımız oyun konsolu satmaktan daha çok bilişim çeşitliliğine odaklanmalı ve kendini buna göre geliştirmelidir.

Ticari sağlık sektörü komisyonculuk değil, bizzat kendi markalarını üreterek Dünyaya yönelmelidir.

Lojistik hizmetler at arabalarıyla değil, daha konforlu, daha muhafaza edilebilen, daha az zayiat veren bir sisteme odaklanmalıdır.

Restoranlar, atıştırmalık yiyecek satan büfeler; evlere, işyerlerine hizmete yönelmelidir.

Tarım işi ile ilgilenenler “İyi Tarım” + “Yerli Tarım” + Yerli Gübre +  Yerli İlaç” çalışmasına odaklanmalıdır.

Zira olağanüstü durumlarda dışarıdan bir şey gelmediği ortaya çıkmıştır. Çünkü herkes kendi derdine düşmektedir.

Üretilen Gıdaların Türk insanının yapısına uygunluğuna, hibrit tohum yerine yerli tohuma, kullanılan kimyasalların en az zarar verenine uygun olmasına dikkat etmemiz gerekiyor.

Gıda ve Tarım ürünleri stoklayanlar, pazarlayanlar, sergileyenler koşullarını ve çalışmalarını değiştirmesi gerekiyor.

Soğuk hava deposu olmadan olmayacağını, ambalajsız yürünmeyeceğini, stoklanan fiziki mekânların sterilize olması gerektiğini bilmesi gerekiyor.

Ne yazık ki; yukarıda saydıklarımız ve daha sayamadıklarımızın hepsini, hepimiz birlikte yaparsak olabiliyor.

Elimizi taşın altına sokmazsak, diğerlerinin attığı adımların bir kıymeti kalmıyor.

İnşallah, bu salgın hastalık dönemi bitecektir.

“Çok Şükür, bunu da atlattık” dediğimiz anda hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını da göreceğiz.

İşte şimdiden yeni döneme hazırlanmalıyız.

Eğer değişime ayak uyduramazsak işyerimizi, işimizi, görevimizi kaybedeceğimizi bilmemiz gerekiyor.