Fındık Tellalları

0 0
Okuma Süresi:2 Dk., 54 Sn.

FINDIK TELLALLARI
Fındık hasat zamanı geldi kapıya dayandı. Birkaç gün içinde başlayacak, bayramdan sonra da büyük bir seferberlikle ekipler bahçelere dalacaklar. Karadeniz bölgesinin yegâne geçim kaynağı (ne yazık ki!) sadece “Fındık” mahsulü olunca, bütün gözler bu ürüne çevriliyor. Eh, fındığın da üreticiden başka kâhyaları çok olunca, her kafadan sesler çıkması da peşinden geliyor. “Fabrikacı-İhracatçı; “Fındığı iyi kurutun, Jüt çuvallara koyun, piyasaya yavaş yavaş indirin, bu yıl rekolte çok fazla, bu fiyatlarla Dünya ile daha fazla rekabet edemeyiz…” türünde beyanatlarda bulunuyor. Diğer yandan çiftçi birlikleri hep bir ordinaryüs profesör kesiliyorlar. “Bu yıl depolar boş, fındık çok para edecek, fındık rekoltesi yok denecek kadar az, dünyanın en büyük üreticisi biziz, bu fiyatlara fındık olur muymuş, devlet fındığa sahip çıkmalı, Fiskobirlik’e tekrar para versinler…” gibilerinden iş bilmeyen, Dünyadan haberi olmayan sözler sallayıp dururlar. Öyle akıllar veriler ki, sanırsınız oda başkanı olmuş birkaç memur emeklisi adam, dünya piyasasını yönlendiriyor, Avrupa’daki alıcıları hizaya getiriyor. Oysa ölçü; “her kurum işini yapacak ve herkes bildiği kadar konuşacak!” olmalıdır.
Devleti ilgilendiren kısım; üreticinin doğrudan maddi olarak desteklenmesi doğru bir adımdır ve devam etmesi gerekmektedir. Eğer tam tersine ürünü desteklemek için Tmo, Fiskobirlik türünde aracılar araya tekrar girerse, istismarlar olacak ve depolardaki mahsul üzerinde spekülatif adımlar atılacaktır. Yine o tür birliklere torpilliler ve hatta tüccarlar bile mal satacaktır ki, geçtiğimiz yıllarda bunun örneklerini gördük. Ziraat Odaları ve Borsaları ilgilendiren kısım; bir kere köylüden, esnaftan aldığınız aidatları en az yarı yarıya düşüreceksiniz. Köylünün parasıyla camekândan plaza yapmayacak ve bol klimalı ortamlar yaratmayacaksınız. Örneğin toprak tahlilinden tarla başı 20 TL almayacaksınız. Yılda birkaç defa destek alacak çiftçiyi, haraç alır gibi her evrak için para ödemeye mahkûm etmeyeceksiniz. Oturduğunuz yerden değil, bizzat üreticinin ayağına giderek hizmet vereceksiniz. Diğer yandan sizlerin fındık fiyatları tespiti edilirken, çikolata devlerinin ihtiyaçlarını belirlenirken, kuru sıkı sallamayacaksınız. Çünkü söz konusu firmalar, birkaç milyar doları idare eden, dünya piyasasına mamul üreten ve bunu başarılı bir pazarlamayla satanlardır. Sizin, onların muhasebe bölümünde ancak evrak getir-götür işleri yapacak kadar bilginiz olabilir. Rekolte kısmında hiç konuşmayacaksınız. Çünkü bu işin uzmanları Tarım Müdürlükleridir. Zira binlerce Ziraat Mühendisi istihdam eden yegâne bir kuruluştur. En önemlisi ise, sahip olduğunuz gayrimenkulleri Ziraat Bankasına ipotek verecek, çiftçi için şart olan “Lisanslı Depo”yu kuracaksınız. İşte o zaman siz işinizi yapmış olursunuz.
Üreticiye gelince; sevgili çiftçi; öncelikle bir karar vermelisiniz; siz çiftçi misiniz? Yoksa İstanbul’da, Ankara’da, Ünye şehrinde çalışan, yaşayan ve sadece fındık zamanı köye giden insanlar mısınız? Eğer böyle iseniz sizin fındığınızın en az 10 TL maliyeti var bilginiz olsun. Bundan aşağısı sizi kurtarmıyor. Olsa dükkân sizin. O yüzden sizi saymıyorum (kusura bakmayın). Çünkü siz tırpanı, gübre atmayı, filiz aldırmayı, fındığı toplamayı hep işçilere yaptırmak zorunda kalıyorsunuz ki bu da maliyetlere tavan yaptırıyor. Köyde duran çiftçilere gelince, siz kendi aranızda uzlaşıya varıp, sağda solda bölük pörçük olmuş parsellerinizi bir araya getirmelisiniz. Bir bedel koyarak bütünleştirme yoluna girip, mümkün mertebe bir parselde toplamalısınız. Hatta mümkünse az olanlar yerlerini satmalı veya kiralama yoluna girmelilerdir (endişe etmeyin, bu durumda hiç kimse işsiz kalmaz. Zira o arazilerde sürekli çalışmaya insan gerekecektir. Üstelik sigortalı ve daha düzgün bir maaş alınabilecektir). Bu sizin işçiliğinizi, dolayısıyla da maliyetinizi daha da düşürecektir. Arazilerinizin tapularını ortaya çıkartmalı, bölünmüş, hisseli, sözle, rivayetle, vasiyetle, nasihatle oluşan sınırlara resmiyet kazandırmalısınız. Çünkü devlet sizi, ancak resmi olursanız muhatap alacaktır. Dolayısıyla da desteklerinizi de ancak bu yolla elde edebilirsiniz. Mahsulünüzün hakkını vermelisiniz. Ekmek yediğimiz nimeti itina ile toplamak ve iyi şartlarda muhafaza etmek zorundayız. Son olarak ise, fındığınızı tüccara, fabrikacıya emanete bırakmamalısınız. Eğer kendi ürününüzü saklayabilecek bir küçük odanız yoksa lütfen fındık fiyatlarıyla ilgilenmeyin.

Bir cevap yazın