0 0
Okuma Süresi:2 Dk., 1 Sn.

Birkaç gün önce Musa Ö. Kıroğlu arkadaşımız fındığın dış kurtlarıyla alakalı bir yazıp düşüncelerini ifade etti. Kalemine sağlık. Ben aynı zamanda fındık üreticisi ve tüccarı olarak, eksik gördüğüm bazı şeyleri tamamlamak istiyorum. (Karşılık vermek için değil!) Öncelikle tespit yapalım. Bu yıl beklenen rekolte 400 bin ton civarındadır. TMO’nun elinde 530 bin ton fındık mevcuttur. (Bu miktar bile sıfır rekolte karşısında Türkiye fındık ihracatına yeterli gelmektedir.) TMO’nun fındık almayacağını açıklamasından sonra, bazı ihracatçılar daha ucuz tekliflerle maalesef alivre satış yapmışlardır. Bundan dolayıdır ki bir çok ihracatçımız şu sıralar ekonomik ve prestij olarak zor günler geçiriyorlar. Buraya nasıl gelindi? 1- Fındık az olduğu için üreticilerin büyük bir kısmı fındığını kendi topladı ve geç kaldı. 2-Araya ramazan girdi ve okullar geç açılacağı için üretici fındığını hazırlamışsa bile oruç rehavetinden dolayı pazara indirmedi. 3-Fındık az olduğu için üreticilerin çoğu tüccar yerine bankalara borçlanmayı tercih etti. 4-Birinci aya kadar söz verdiği için TMO piyasaya fındık sürmedi. 5-Her geçen gün yükselen fiyat, gerek üreticiyi gerekse alivre satış yapmayan tüccarları elde fındık tutmaya sevk etti ve bu günkü fiyatlara ulaşıldı. Üreticinin bu kadar bilinçli davranacağı hiç kimsenin aklına gelmedi. Burada kazanan ve işi başaran üretici olmuştur. Tüccar kısmına gelince; hiçbir tüccar, ihracatçı parasız, karşılıksız, bedava iş yapmaz. Lobi faaliyeti adına fındık çok oldu dedikodusu yayabilir, Avrupa artık fındık almıyor, başka ülkelerde fındık çok oldu, TMO fındık sattı-sattırırız-satıyor, diyebilir ve hatta, TMO fındık satsın diye gerekli mercilere de başvurabilir. Çünkü ticaretçinin işi para kazanmaktır. Bunun için de meşru olan her şeyi yapar. Tüccar genelde umuda yatırım yapar. Fiyat çıkabilir diye stok yapar yada düşebilir diye olmayan malı satar. Bunun kârlarını o tüccar alabileceği gibi, zararlarını da vermeye hazırdır. Olması gereken şunlardır; Üretici bu yıl olduğu gibi her yıl ürününe sahip çıkmalıdır buna devam etmelidir. Ama aynı üretici tüccara borç yapmamalıdır. Tüccar da ihracatçıya borç yapmamalıdır. Üretici borç yaptıysa efendi gibi borcunu eylül ayında ödemelidir. Çünkü üreticiden sonra her aşamada borçlar, gerek gerek mal-mülk satarak ve gerekse iflas ederek bedeli ödeniyor. Herhalde buna da kimsenin hakkı yoktur. Alivre satış yapanlara kös bakılmasının da anlamı yok. Çünkü uluslar arası ticarette alivre kavramı ciddi bir müessesedir. Alivrenin anlamıda “önceden satış” satış demektir. Büyük alıcılar-satıcılar işlerini şansa bırakamazlar. İhtiyaç olan fındığı kontrata bağlamak zorundadırlar. Eğer siz alivre satışa karşı çıkarsanız malınızı bu kadar rahat satamazsınız. Birde bu ihracatçıların üstüne bu kadar şiddetle giderseniz ortalıkta ihracatçı kalmaz. Üreticiyi korumalıyız ancak, ihracatçı-sanayicinin yok olmasına da izin vermemeliyiz.

Bir yanıt yazın