Fıkralar

0 0
Okuma Süresi:9 Dk., 27 Sn.

Doğanın Dengesi
Temel ormanda ağaç kesiyormuş, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temeli bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar… Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş, Temel de anlatmış; – Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğanın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğanı taniyruuum, ne de yengesuni..

Temelin Kaynanası
Temel bir gün kahveye girmiş.Üstü başı yırtıkmış. Ne oldu diye sormuslar. Temel: Kaynanamı gomduk.diye cevap vermiş. Kahvedekiler: İyi de bu halin ne?Temel: Biraz direndi de.

Şarap
Temel çok para kazanmış. Ailece lüks bir lokantaya gitmişler. En pahalı şarabı seçip ısmarlamış. Garson :-Hangi yıl tercih ederdiniz, diye sorunca,- Pi mahzuru yoksa hemen isteyrum.

Temel Uçakta
Temel Londraya uçakla seyahat ediyormuş. Uçakta herşey normal iken birden pilotun sesi duyulmuş: Sayın yolcular, uçağımızdaki 4 motordan bir tanesi bozuldu, ama biz 3 motorla rahat iniş yapabiliriz Neyse rahatlar herkes. 15 dakika sonra bir anons daha: Sayın yolcular maalesef 1 motorumuz daha bozuldu ama biz 2 motorla inişi yapacağız Herkes rahat ama bir anons daha gelmesinden korkmaktadır. 20 dakika sonra bir anons daha gelir: Sayın yolcularımız 2 motordan biri daha bozuldu ama biz en iyisiyiz ve 1 motorla inişi size garanti ediyoruz Herkes ohh çeker rahatlar. Temel ise panik içinde: Uyy bu motorda bozulursa havada kalacağuz

Tükürük Şampiyanu
Temel Almanyaya işçi olarak çalışmaya gider.Uçaktaki koltuğunun hemen yanında dünya tükürük şampiyonu oturmaktadır.Adam bir tükürür ve tükürük Temelin kulağının yanından mermi gibi geçer.Adam:Ben 96 olimpiyatları dünya şampiyonu Almanyadan Hans der. Temel tabi şaşırır. Bir müddet sonra adam bir daha tükürür ve tükürük Temelin kafasını sıyırarak gider. Hans: Ben 2000 dünya tükürük şampiyonu hans der. Temel artık dayanamaz ve Hansın suratının ortasına tükürür. Temel: Daha acemiyim. der.

Temel Duşta
Temel duş almaya girer, şampuanı saçlarına boşaltıp ovalamaya başlar. Sırtını keselemeye gelen annesi sorar : – Oğlum kafanı ıslatmıyacak mısın ?.. Temel cevap verir : – Yok anne bu şampuan kuru saçlar içinmiş…!!

Temel Balık Avında
Bir gün Temel balığa çıkar.İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar.Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.Temel duva etmeye başlar. Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden. Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Birtaraftanda balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur der.Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısıda çok fazla ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der.Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur.Temel kafasını gök yüzüne diker ve şöyle der.Haçen sen de şakadan hiç anlamiyusun.

Temel Eczane Açmak İsterse
Temel eczacılık fakültesini bitirmiş. Fakat eczane açacak parası yok, Girmiş bir eczaneye: – Beyefendi sizde soğan var mı? Adam Temeli başından savmış.Temel bu durur mu? Hergün yeni saçma soru larla geliyormuş. Birgün eczacı Temele: -Kardeşim senin derdin ne? -Burayı bana sat. Eczaci kurtulmak icin eczaneyi satmış,birkaç gun sonra Eczaneyi satan a dam içeri girmiş,Temele: -Siz de soğan varmı? demiş… Temel adama biz de soğan var ama senin reçeten var mı?demis….

Temel Uzayda
Nasa uzay araştırma merkezi, günlerden bir gün Marsa gidebilecek bir mekik yapar. Bu mekiğe üç ayrı ülkeden üç astronot binecektir. Bunlar bir Fransız, bir Alman ve Türkiyeden de Temeldir. Bunlara orada uzun süre kalacaklarını ve bu yüzden yanlarına en çok sevdikleri şeyi almalarını söylerler. Alman: “Ben içki içmeden yapamam bana içki verin der.” Fransız: “Ben karım olmadan yapamam onuda götüreyim der.” Temel: “Ben da sigarasuz edemam,” der ve sigara ister. Aradan yıllar geçer artık mekiğin döneceği gün gelmiştir. Onlar için büyük bir tören düzenlenir. Önce Fransız iner mekikten yanında karısı ve iki küçük çocuğu vardır. Sonra Alman, gözleri kan çanağı gibi, sendeleyerek iner mekikten. En son Temel fırlar ve elinde bir sigara, bağırır: “Uyy hemşerum! Ateşi olan var mi??”

Oruçlu Temel
Dursun Temele sormuş – Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun? Temal – 100 tane demiş. Dursun – Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin demiş. Bu espri Temelin çok hoşuna gitmiş. Yolda Cemali görmüş ve hemen sormuş – Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun ? Cemal – 50 demiş. -Ha uşağum 100 deseydun sana müthiş bir espiri yapacaktum demiş.

Temel Ölünce
Temel ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Karısı fadimeye sorar -Fadime, ben ölünce yeniden evlenecekmisin ? Fadime de Temel üzülmesin diye evet cevabını verir. Bunun üzerine Temel -Onu benim kadar sevecekmisin ? -(ağlayarak) Evet -Onu eve alacakmısın ? -Evet -Ona güzel yemekler yapacakmısın ? -Evet Temelim. -Ona sarımsaklı yoğurtlu mantı da yapacakmıasın ? -O SEVMEZ.

🙂 YANIKLARI ATMA
Temel ile Dursun Amerika’da itfaiye teşkilatına girerler, yangın ihbarı alınır. Çok katli bir binada kreste yangin çikmistir. İtfaiyeci merdiveni çalismaz.
Temel yukari çikar. Dursun asagida kalir. Temel asagida bekleyen Dursun’un kucagiina çocuklari atmaya baslar. Temel atar, Dursun tutar, kaldirima koyar.
Bir çocuk, iki çocuk, üç çocuk, derken besinci zenci çocukdur.. Temel birakir, Dursun yakalamak için kollarini açmaz. Çocuk paat yerde.
Tekrar at, tut kenara koy, tut at kenara koy. Temel yine zenci çocuk atar. Dursun yine tutmaz. Çocuk paat gene yerde..
Dursun yukari bagirir: “Yaniklari atarak vakit kaybetme..”

İki Türk Fransa’ya geyik avına gitmiş. Av da av yani… Deniz uçağıyla bir krater gölüne inecekler, dağlarda avlanacaklar sonra dönecekler… Şimdi onlara katılalım…
Pilot: Beyler göle indik, size iyi avlar. Bir hafta sonra tekrar bu göle sizi almak üzere iniyorum. Ancak şunu peşin peşin söyleyeyim, adam başı bir geyik taşıma hakkınız var. Deniz uçağı daha fazlasını kaldırmıyor.
Bizimkiler: Tamam, biz zaten seri avı düşünüyor değiliz, asıl kafamız dağılsın diye buradayız.
Pilot: Harika, iyi avlar. Rastgele!
***
Bir hafta sonra deniz uçağı göle iner… Pilot bir bakar ki… Bizimkilerin yanında, adam başı iki geyik!
Pilot: Bravo da, adam başı tek geyik demiştik. Bu uçak, bu ağırlığı taşımaz.
Bizimkiler: Taşır taşır.
Pilot: Taşımaz.
Bizimkiler: Taşır taşır.
Pilot: Beyler bakın! Burası Avrupa Birliği, her şeyin bir kuralı var. Nizam var intizam var! Dört geyikle binerseniz bu uçak havalanamaz.
Bizimkiler: Havalanır havalanır.
Pilot: Olmaz!
Bizimkiler: Geçen yılki pilot havalandı ama…
Pilot: Havalandı mı? Dört geyikle mi? Buradan mı?
Bizimkiler: Evet tastamam öyle. Geçen yılki pilot, dört geyikle havalandı!
Pilot: Madem o pilot yaptı, ben de yaparım. Hayatımda ilk defa böyle bir şey yapıyor olacağım ama kanıma girdiniz. Hadi yükleyin geyikleri, binin, bağlayın kemerlerinizi, kalkalım.
***
Pilot gazı verir… Deniz uçağı göl üzerinde süratlenir… Süratlenir… Kızaklar sudan kesilir ama uçak bir türlü ağırlığı kaldırıp yükselemez…. Ve sonuçta burun üstü ormanın içine çakılır, bin parçaya ayrılır. Şans eseri kimsenin burnu kanamadan herkes kurtulur. Ormanda, yarı baygın, paramparça olmuş uçağın yanında, bizim avcılardan biri kendine gelir, kafayı kaldırır… Arkadaşı da gözlerini açmıştır…
Gözlerini açan sorar:
– Len Ahmet, neredeyiz biz?
Bizimki şöyle bir etrafa bakar…
– Hemen hemen…. Geçen yıl düştüğümüz yerin 200 metre kadar gerisinde!

🙂 HİTLER
Hitler üç esir yakalamış, İngiliz, Fransız ve bir Yahudi.
– “Size soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım” demiş.
İngiliz’e sormuş
– “Titanik kaç yılında battı?”
İngiliz hemen cevap vermiş
– “1912” diye.
Hitler göndermiş İngiliz’i. Fransız’a sormuş bu kez:
– “Titanik’te kaç kişi öldü?”
Fransız cevap vermiş
– “1050”.
– “Tamam, sen de gidebilirsin” diye özgür bırakmış.
Ve Yahudi’ye dönmüş;
– “Say lan isimlerini!”

🙂 KALEDE SEN VARSIN
İki yaslı dost 70’li yaşlarına gelmiş iki adam, bir ömür boyu birbirlerinin en iyi dostu olmuşlardı…
Derken bir gün bir tanesi ağır hasta oldu. Ölüm dösegindeyken yaninda yine en iyi dostu vardi ve ona fısıldadı :• – “Bana bir iyilik yap olur mu?.. Cennete gittikten sonra orda futbol oynanıyorsa lütfen bir şekilde bana haber ver..”
Öteki
– “Tamam… Bütün hayatim boyunca en iyi dostum sendin, bunu senin için yapacağım..” dedi.
Ve birkaç dakika sonra da adam öldü….
Bir hafta sonra adam uyurken birden arkadaşının sesini duydu :
– “Dostum….. sana bir iyi bir de kötü haberim var…”
Öteki hemen sordu :
-“İyi haber nedir?”
– “Cennette futbol oynanıyor…..”
– “BU HARIKA…!!! Peki kötü haber nedir???”
– “Yarin ki maçta kalede sen varsin…”

🙂 CAPKINLARA
John isten çıkmadan önce karisini evden arar;
Tatlim, patron bir kaç arkadaşıyla beraber komsu eyaletteki büyük golde balık avlamaya gidecek, benimde gelmemi istiyor.
Bu hafta sonunu orada geçireceğiz. Bu benim terfi almam için iyi bir fırsat. Benim için yeteri kadar giysi ve olta takim çantamı hazırlar mısın?
Direk ofisten çıkacağız ve geçerken evden çantaları alırım. Ha, yeni ipek mavi pijamamda koymayı unutma.
Karisi biraz işkillenir. Fakat kocasının istediklerini yapar. Hafta başında adam eve gelir, biraz yorgundur ama iyi gözükmektedir.
Karisi onu karşılar ve çok balık tutup tutmadığını sorar.
John: Ha, evet epey balık tuttuk. . Fakat sana söylediğim pijamayı çantaya koymamışsın.
Karisi: Koymuştum. Ama Balık olta takim çantasına koymuştum.

🙂 BİZİM DE DEDEMİZ VAR
Şapka satarak gecinen bir adamın yolu bir gün bir ormana duşmuş… Bir süre yürüdükten sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış, bir ağacın altına oturmuş,
Şapkalarla dolu sepetini de yere koymuş ve uykuya dalmış… Birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış.. bir de bakmış ki yanındaki sepet bomboş, şapkalar gitmiş..!!
Bir de kafasını kaldırıp ağaca bakmış ki, ağacın dallarında bir suru maymun, her birinin kafasında adamın şapkaları…. adam düşünmeye başlamış:
“Ben şimdi napıcam, şapkaları bu maymunlardan nasıl alacam…?”..
Düşünceli bi şekilde kafasını kaşırken bi bakmış maymunlarda adamın taklidini yapiyolar kafalarini kaşiyolar… adam ellerini havaya kaldırmış , maymunlar da aynisini yapmişlar.. derken adam ne yapacağını bulmuş.. kendi başındaki şapkasını çıkartıp yere atmış, tabi maymunlar da kafalarındaki şapkaları hemen yere atmışlar..adam böylece bütün şapkaları toplayıp sepetine koymuş…
Aradan 50 yıl geçmiş… Artik adamın bir torunu varmış, o da dedesi gibi şapka satıcısı olmuş… Günlerden bir gün onun da yolu ayni ormana duşmuş. hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış…. bir saat sonra uyanmış bir de bakmış sepetin içinde şapkalar yok?!?!.. derken tuhaf sesler duymuş bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bi suru maymun, hepsinin kafasında birer şapka…. Adam duşunmuş:
“Dedem yıllar önce bana bir hikâye anlatmıştı… ne yapacağımı çok iyi biliyorum….
“Adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynisini yapmışlar… adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da ellerini kaldırmış…. Ve adam gülümseyerek kendi başındaki şapkayı çıkarmış yere fırlatmış. o anda maymunlardan biri ağaçtan inmiş , adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bir tokat atmış ve :
“Sadece senin mi deden var lan !..??”

🙂
Bir koylu dere kenarında elide baltası ağaç budamaya gidiyormuş. Baharın etkisiyle midir, nedir elinden baltasını dereye düşürmüş.
“Ah, eyvah simdi ben ne yapacağım”
derken, Tanrı görünmüş aniden.
” Ne oldu ne var, neden sızlanıyorsun.” diye sormuş adama. Adam da:
” Aman tanrım, ben simdi ne yapacağım, baltamı dereye düşürdüm, yeni bir balta alacak param da yok, ağaçları nasıl budayacağım?.”
Tanrı :
” Dur bakalım.” diyerek dereye gitmiş. Elinde bir altin balta ile donmus.”
Söyle bakalım senin baltan bu mu ?.”
Adam:
” Hayır tanrım ” demiş. Tanrı yine dereye. Elinde gümüş bir balta ile dönmüş.
Sormuş: ” Senin baltan bu mu ?”
Adam : “Hayır Tanrım ” demiş. Tanrı yine dereye gitmiş. Elinde eski bir demir balta ile donmuş.
Sormuş: ” Senin baltan bu mu ?”
Adam sevinçle: “Evet Tanrım” demiş.
Tanrı: ” Oğlum sen çok dürüst bir insansın, bu baltaların her üçününü de sana veriyorum, güle güle kullan ” demiş.
Adam mutlu, tanrı mutlu ayrılmışlar.
Aradan bir sure geçmiş. Bizim adam dere kıyısında karisi ile birlikte yürüyorlarmış. Birden nasıl olduysa olmuş, kadın dereye düşmüş, gözden kaybolmuş. Adam yazık feryat, figan. O sırada Tanrı gelmiş. Sormuş ne olduğunu adama.
Adam: ” Ah Tanrım, kırk yıllık karim, can yoldaşım derede kayboldu. Ben onsuz ne yapacağım simdi.” demiş.
Tanrı dereye gitmiş. Yanında Jeniffer Lopez ile dönmüş” Senin karin bu mu ?” demiş.
Adam atılmış. ” Evet, evet….” Tanrının kaşları çatılmış.
” Sen bana yalan söyledin. Bu senin karin değil…”
Adam boynunu bükmüş:
” Haklisin Tanrım. Ancak, ben fakir bir adamım. Değil desem, sen bu sefer Demet Şener’ i getireceksin. Ve sonunda üçünü de bana hediye edeceksin. Ben bu fakir halimle üçüne birden nasıl bakarım.”

Bir cevap yazın