Dağ-Yayla-Kamp

0 0
Okuma Süresi:3 Dk., 19 Sn.

DOĞA YÜRÜYÜŞLERİ VE DAĞDA KAMP

Spor salt olarak sadece koşmak, atletizm, ağırlık kaldırmak veya gülle savurmak değildir. Spor aynı zamanda yüzmektir, dağlarda kamp kurmaktır ve doğa yürüyüşleridir. Eğer bedensel bir zahmet gerekiyorsa, bir efor sarf etmeye karar vermişseniz doğru tespitleri okuyorsunuz. Aynı zamanda hem efor sarf edecek ve hem de ruhsal bir dinlenmeye kavuşmuş olacaksınız. Bunu mevsimine göre birçok çeşitlerde yapabilirsiniz. Dağlarda kalıp kamp yaparak, havuzda bol bol yüzerek, denizde de aynı şekilde kumsalda güneşlenerek ve yürüyüş yaparak. Her durumda hedeflerinize ulaşmış kendinizi daha dinamik hissetmiş olacaksınız. Bir dağ kampı hayali kuralım. Bölgemizin en büyük avantajı hiç kuşkusuz denizin kenarında olması ve denizden diğer tarafa baktığımızda ise dağların hemen başlamasıdır. Bu çok büyük bir avantaj ve nimettir. Peki, bundan yeterince yararlanıyor muyuz? En az dört kişilik bir grup ayarlayalım. Kontrol altında tutulan, ulaşımı kolay olan ve tam olarak bize dağ havası verebilecek bir yer seçelim. Bu yer belediyemize ait Ünye Asarkaya ormanları olsun. Kamp çadırımızı, birkaç yiyecek ve fenerlerimizi aldıktan sonra yürüyerek yola koyulalım. Güneşten korunmak için şapkalarımızın kafamızda olması bize ayrı bir keyif verecektir. Her yarım saatte bir mola verip su içerek ilerleyelim.

Şehir merkezine yaklaşık 7 kilometre olan bu dağa ulaştık. Öncelikle son molamızı verirken kamp kurabileceğimiz uygun bir yer seçelim. Bu seçtiğimiz yer temiz suya yakın olmalıdır. Etrafı da rahatlıkla görebileceğiniz güzel bir yer seçtikten sonra kolları sıvayarak çadırımızı kuruyoruz. Çadır kurma işi bittikten sonra içeriye herhangi bir böcek vs. giremesin diye etrafını biraz kum veya toprakla kapatalım. Sıra geldi ateş yakabileceğimiz ocağa. Öncelikle ateş yakılacak yer yangına izin vermeyecek bir durumda olmalıdır. Ve ateş yakılacak ocağın etrafına taşlar dizilmelidir ki, ateş diğer yerlere yayılmasın. Arkadaşlarımız kuru çalı ve odunlardan toplamaya başlasınlar. Bir süre sonra itina ile kurduğumuz ocakta ateşi yaktık. Hava da kararmaya akşam olmaya başladı zaten. Getirdiğimiz yiyecekleri çıkartıyoruz. Getirdiğimiz balığı, tavuğu veya sucuğu sağlam ince ve uzun bir dal parçasına itina ile takıyoruz. Ocağın bir kenarına da getirdiğimiz çaydanlığa ısınsın diye su koyalım. Sabırsızlık başlıyor. Ee arkadaşlar acıktı iyice. Derken yemeğimiz pişmeye başladı. Piştikçe parça parça arkadaşlara dağıtmaya başlayalım. Afiyetle yenen yemekten sonra iyi bir çay gider doğrusu. Sohbetler eşliğinde çayları da içiyoruz. Saatler ilerledi. Artık yatma zamanı. Çadırlarımıza girerek herkes kendi uyku tulumlarına girmeye başlasın. Tabi bu arada yine uyku tutmayacak sohbetler bir süre daha devam edecek. O dingin huzurlu ortamda derin ve şifalı bir uykuya dalınıverir. Neredeyse aynı anda herkes uyanmaya başlamıştır. Şehirdeki gibi uykusuzluğun tersine dinç bir uyanıklık söz konusudur. Çünkü hava temizdir. Mis gibi çam ağaçları altında uyumak nemli ve kirli havada uyumaya benzememektedir. Güle oynaya el yüz yıkanır. Kahvaltı hazırlanır. Ateş söndürüldükten sonra yürüyüşe geçme zamanı gelmiştir. İz kolu halinde tek sıralı olarak yürüme başlasın. İlerledikçe ormanın güzelliği insanı mest etmeye başlamıştır bile.

Hiç görmediğiniz bitkiler görürsünüz. Şansınız varsa bazı yabani hayvanları bile görebilirsiniz. Birkaç saat yürüyüşten sonra suyu olan bir dereye yaklaştınız. İşte burası tam mola verme yeridir. Biraz dinlendikten ve bir parça bir şeyler atıştırdıktan sonra muzip bir arkadaşınız soyunur ve suya giriverir. Sizde duramazsınız peşinden az da olsa akan suya dalarsınız. Bir müddet daha kaldıktan sonra elinizdeki pusula eşliğinde aynı kamp yerine geri dönüş hazırlığına girersiniz. Kamp kurduğunuz yere geldikten sonra azıcık şekerleme uykusuna dalarsınız. Yarım saat bilemediniz bir saat sonra artık kendinize gelmişsinizdir. Daha yemek hazırlanacak, çaylar içilecek, oyunlar oynanacak, şarkılar söylenecek ve ateşten atlanacaktır.   Bütün güzellikler yaşanır ve bir önceki gün gibi tatlı yorgunlukla derin uykuya dalınır. Erkenden kalkılacaktır. Çünkü geldiğiniz şehre dönülecektir. Ama bu kez daha farklı daha dingin olacaksınız. Bedensel ve ruhsal yenilenme bitmiş hayata ve okuyorsanız derslere daha bir sıkı sarılacaksınız. Ve anlayacaksınız ki, eğer bir gün bir savaş, deprem veya herhangi bir afet gibi olağan üstü durumlar olduğunda bu sizin için iyi bir antrenman olacaktır. Çünkü böyle durumlarda sadece doğadan yardım alabilirsiniz. Eğer açık havada nasıl yatıldığını ve ısınmak için nasıl ateş yakıldığını bilmiyorsanız özellikle kışın ilk fırsatta donacaksınız demektir. Paranız, mevkiiniz, son model otomobiliniz veya bilgisayarınız size hiçbir fayda sağlamayacaktır. Eğer ilerleyen aylarda yine bıkkınlık gelirse o orman ve kamp kurulacak yer sizi tekrardan misafir etmek için sabırsızlıkla bekliyor olacaktır…

 

 

 

Bir yanıt yazın