0 0
Okuma Süresi:2 Dk., 25 Sn.

Eski Bakanlardan Refaiddin Şahin, geçtiğimiz pazar günü Saadet partisine katıldı. Şahin; “Birlik ve beraberliğin Saadet partisinde olduğuna inandığını, bu partide bir nefer gibi çalışacağını” söyledi.

(Aydın Menderes de; “Pazara kadar değil, Mezara kadar Fazilet Partisindeyim” demişti ama daha Pazara bile varmadan derin güçlerden korkup kaçmıştı!)

Bakalım Refaiddin Şahin kimdir? Öncelikle çok RENKLİ! bir kişidir. O anki konjönktöre göre hareket etmeyi başarabilen, yüzen kayıkları tespit edebilen dâhi bir hemşerimizdir. (Terme de bizim memleket sayılabilir!)  Birçok kez parti değiştirmiş ve istifa etmiştir.

Tansu Çiller’in genel başkan olmasında büyük katkısı olmuştur ama Refahyol zamanında genel başkanına ilk darbe vuranlardandır. (Yine istifa ederek, Mesut Yılmaz’lı Anap montajlı 28 Şubat süreci ürünü hükümete destek olarak!) O yıllardaki azınlık hükümetine ciddi faydaları olmuş, Refahyol’un uygulamadığı MGK kararlarının uygulanmasına katkıda bulunmuştur.

Yerel olarak ise Şükrü Yürür’ün belli bir olgunluğa getirdiği Ünye Organize sanayi projesi vardı. İptal edilme sürecine girdiğinde Şahin bakandı. Maalesef yapıcı bir rol oynamadığı için organize sanayi akamete uğramıştı. Numan Bey Refaiddin Şahin gibi Saadet Partisi antipatisi olan (Saadet, Refah ve Fazilet partisinin devamıdır!) birini partisine nasıl davet eder anlamak mümkün değil.

Gerçi Ümmet Kandoğan’ı da Saadet Partisine Numan Bey davet etmişti ama bütün taban sevinmişti. Çünkü Ümmet Bey’in duruşunun adı Demokrasi idi. O tek başına zorbalıklara göğüs gerip, demokratik duruşunu tescilletmişti. Halkın hislerine tercüman olmuştu.

Farkı anlamak için her ikisini Ünye’ye davet edin ve gezerken kime teveccüh ediliyor kime edilmiyor izleyin görürsünüz. Anlamakta zorlandığım şey şu; bir insan neden bu kadar sıkça saf değiştirir? Bir ilke, bir tercih, bir dünya görüşü, bir anlayış çizgisi insanın karakteristik özelliği değil midir? Hadi ilk tercih yanlıştı, ikincisi de mi, üçüncüsü de mi yanlıştı? Kısacık bir ömrün içerisinde bu kadar yaman çelişki hangi değere sığdırılabilir? Hadi sıkça fikir ve çizgi değiştirmeyi huy edinen birisi için bu davranışlar normaldir, e peki parti kurucuları için de mi normaldir?

Numan Bey’li Saadet Partisi yöneticileri de aynı şekilde mi düşünmektedirler? İleride sıkışınca kaçacaklar mıdır? Üzücü olan kısmı ise 12 Eylül ve diğer darbeler, 28 Şubat süreçlerindeki antidemokratik uygulamalar gibi oluşumlarda bütün çileyi, fedakârlığı, zorluğu, üzüntüyü ve kahırları taban çekiyor. Sonra zaman geçince yine aynı tabana bu işlerin başrollerindeki insanlar dayatılıyor. Yani anti demokratik olanların en azından dışlanarak bir bedel çekmesi gerekmiyor mu?  Bu mudur? Taban bu tür tezatları düşünemeyen, anlayış kabiliyeti olmayan terliksi canlılar gibi midir? Ankara’dan öylemi görünüyor?

Eğer bu taban Refaiddin Şahin ve diğerleri gibi başka çizgisi olanlara itibar etselerdi hiç kuşkusuz onlar Doğru yol, Anavatan, Demokrat Parti’ye sempati duyarlardı ve onlara sahip çıkarlardı.

Ya ilçe teşkilatı bu konuda bir yorum yapmış mıdır? “oh oh ne güzel, bize çile çektiren insanlar başımıza geliyor tebrik ederiz mi demişlerdir yoksa ey genel merkez! Yanlış yapıyorsunuz! Biz böyle bir daveti kabul etmiyoruz! mu demişlerdir?

Saadet partililer bilsinler ki ilk seçimde Refaiddin Şahin Ordu milletvekilliğinin birinci sırasına yerleşecektir. Seçim hazırlıklarına şimdiden başlasınlar.

Ak partililer de bu arada organize sanayi sitesini bir an önce bitirsinler. Ne olur ne olmaz.

Bir cevap yazın